Mike Pompeo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mike Pompeo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mayıs 2021 Pazartesi

ABD’DE “2021 EKÜMENİK PATRİKLİK DİN ÖZGÜRLÜĞÜ YASASI” ADLI TÜRKİYE ALEYHİNE YENİ BİR YASA TASLAĞI DEVREDE!

 

 ABD’de 1998 tarihli “Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası” (IRFA), adı altında bir yasa ile kurulmuş olan “ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu” (USCIRF) bulunmaktadır. (US Commission on International Religious Freedom)

ABD Kongresi tarafından kurulmuş ve ABD maliyesi tarafından finanse edilen bir komisyonun ne kadar “bağımsız” olduğu şüphesiz tartışılır.  Bu komisyonun her sene yayınladığı raporlarda, bazı ülkelerdeki din özgürlüğü ihlalleri gözler önüne serilse de raporda yer alan bazı ülkeler, ABD çıkarları açısından özellikle yerden yere vurulmaktadır.

USCIRF sanki ABD’de her şey güllük gülistanlıktır, din ya da ırk ayırımı yoktur gibi diğer ülkelerin işine burnunu sokar. Komisyon uluslararası din özgürlüğü adı altında, aslında yabancı ülkelerdeki din özgürlüğü koşullarını izleyen ve bunlara ilişkin yıllık raporlar üreten bir devlet kurumudur. Her sene bir önceki senenin raporunu senenin ilk çeyreğinde açıklar. USCIRF raporları hep yanlıdır ve ABD dış politika önceliğini gözetir. Raporun içerikleri çoğunlukla yanlıdır ya da algı üretmeye yöneliktir. Tabi bir de ABD ile ilişkilerinde sorunlar olan ülkeler de bu yanlı yorumlara ve algı üretmeye yönelik sonuçlardan nasiplerini alırlar. USCIRF’nin başında uzun zamandır ABD’nin Uluslararası Dini Özgürlükler Büyükelçisi Sam Brownback bulunuyor.

USCIRF’nin 2018 raporunda; 28 ülkede 2017 yılı içindeki din özgürlüğü ihlallerini kendilerince belgelemişlerdi. Ve bu ülkeler arasında Türkiye de vardı.

21 Haziran 2019’da ise ABD’nin her sene yayınladığı gibi bir önceki senenin “Dini Özgürlükler Raporu” açıklanmıştı. Trump döneminde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu yıllık raporun okunma seramonisinde hep bulundu. Bir kısmını o okudu. Ve özellikle Türkiye ile ilgili satırları bizzat Mike Pompeo okudu. Pompeo’nun eşi Yunanlıdır, ABD’deki önemli ve etkin Helenseverler arasındadır.

USCIRF’nin yıllık raporlarında ağırlıklı olarak Rum Patrikhanesi’ne tüzel kişilik verilmesi, Ekümenizmin kabul edilmesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gibi standart başlıklar yer alır. Türkiye’deki diğer azınlıklara ise çok az yer verilir.

USCIRF ile dirsek temasında olan bir başka ABD Kurumu ise; iki zıt partiden olan Demokratik Partili Carolyn Bosher Maloney ile Cumhuriyetçi Partili Gus Michael Bilirakis’in (Yunan asıllıdır) kurucu üyeler arasında yer aldığı bir sivil toplum kuruluşu olan “Helenik Suçlarla Mücadele Kongresi”dir.


7 Şubat 2018’de bu Helensever senatörler Carolyn Bosher Maloney ve Gus Michael Bilirakis; H.Res.732 sayılı Türkiye karşıtı bir önergeyi senatoya verdiler. Önerge başlığı, “Türkiye'yi Ekümenik Patrikhanenin haklarına ve din özgürlüklerine saygı göstermeye çağırıyoruz” şeklindeydi.

Geçtiğimiz günlerde bu iki senatörün başını çektiği ve “Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı”ndan da önemli olabilecek Türkiye karşıtı bir hareketlenme başladı. Makalemizde bu hareketlenmenin kronolojik olarak faaliyetlerini irdeleyeceğiz.

Son günlere gelmeden önce 16 Temmuz 2020’de bu iki senatör H.RES 1050 sayı ile Rum Patriği ve Patrikhanesi’ne özgürlük adı altında bir yasa tasarısı vermişler!

Türkiye'yi Ekümenik Patrikhane'nin haklarına ve dini özgürlüklerine saygı göstermeye çağırmak” başlıklı bu tasarı tam bir tezat ve yanlış bilgilendirmelerle algı yaratmaya yönelik! (Aşağıdaki linkte tasarının tam metnini bulabilirsiniz)

https://drive.google.com/file/d/11gUOz8Io9s4JeLs8JhKIdiREg4watHK7/view?usp=sharing

Türkiye’de Rum Patriği gayet saygı görür. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanlığı tarafından azınlık temsilcilerine verilen iftarda onur konukları arasındaydı. Batı Trakya’daki seçilmiş Türk Müftülere yapılan zulüm ve cemaate yapılan baskıyı göz önüne alırsak ortada mütekabiliyet esaslarına hiç uymayan enteresan bir durum var.

Bu iki zıt partiden ama Türkiye aleyhine tam işbirliği içindeki ABD’ senatörü bu tasarıyı 2020 ortasında vermişler ama çıkması için hiç kaşımamışlar. Bunu şöyle algılıyoruz: Trump döneminde böyle bir tasarının çıkması ihtimal dâhilinde değildi. Kanımızca Türkiye aleyhtarlığını bir köşeye bıraksak da Patrikhane ve ABD’deki Yunan diasporası ile çok yakın işbirliği içinde bulunan yeni başkan Biden’in zamanında bu tasarıyı kabul ettirmek daha kolay!

7 Mayıs’ta Carolyn B. Maloney’in resmi web sayfasında şu haber yayınlandı:

Eşbaşkanlar Maloney ve Bilirakis, Ekümenik Patrikhane, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve Dini Azınlıkların Dini Özgürlüklerini İhlal Etmekten Türkiye'yi Sorumlu Tutacak Mevzuatı Tanıttı

WASHINGTON, DC - Kongre Üyesi Carolyn B. Maloney Congressional Caucus on Hellenic Issues'in eş-kurucusu ve eş başkanı ve Congressional Caucus on Hellenic'in eş başkanı Gus M. Bilirakis; bugün Türkiye'yi ve “2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası”nı gündeme getirdiler.

Mevzuat; Türkiye'yi Ekümenik Patriklik, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal etmekten sorumlu tutacak.

Kongre Üyesi Maloney, "ABD, Türkiye'yi Ekümenik Patriklik, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal etmekten sorumlu tutarak, yurtdışında din özgürlüğünü savunma taahhüdümüzü desteklemelidir.

2021 Türkiye ve Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası, Ekümenik Patrikhane'nin dini özgürlüklerini ihlal etmemesi için Türkiye'ye anlamlı bir baskı uygulayacaktır. ABD'den somut yansımalar olmadan, Cumhurbaşkanı Erdoğan cezasız bir şekilde faaliyetlerine devam edecek ve Türkiye, Rum Ortodoks Hıristiyanlar, Ekümenik Patrikhane ve diğer dini azınlıklara yönelik dini ayrımcılık kampanyasını sürdürecektir. USCIRF kurucu ortağı ve eş başkanı olarak, uzun süredir Türk hükümetine Ekümenik Patrikliğin haklarına saygı duymaya ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu yeniden açmaya çağrıda bulundum ve nihayet bunu gerçekleştirmek için atmamız gereken önlem budur.”

Kongre Üyesi Bilirakis ise "Birleşik Devletler sözde müttefiklerimizden paylaşılan demokratik değerler beklentisini uygulamakta tutarlı kalmalıdır, buna din özgürlüğüne tutarlı bir saygı gösterilmesi de dâhildir. Meslektaşlarıma katılmaya ve bu adaletsizliğin giderildiği güne kadar sesleri kesilenler adına konuşmaya devam edeceğim” dedi.

“2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası”nın senatörlerce sunulmasının ardından 8 Mayıs’ta Greek Reporter’de Tasos Kokkinidis’in haberi olarak şu başlıkla çıktı:

ABD Kongresi, Türkiye'yi Ekümenik Patriklikten Sorumlu Tutacak Yasayı Düzenledi

Gerçi bu halen bir tasarı ama haberde “yasa düzenlendi” şeklinde mutlak bir ifade bulunuyor. Haberde ayrıca Senatör Maloney’in Türkiye'yi Heybeliada Ruhban Okulu'nu yeniden açmaya da çağırdığı şeklinde de de bir ifade bulunuyor.

9 Mayıs’ta yukarıda bilgisi bulunan haber; Yunan ANA-MPA haber ajansından da servis edildi. Bu kez daha farklı bir başlık kullanıldı.

ABD tasarısı, Ekümenik Patrikliğin dini özgürlüklerini koruyor

Yunan ANA-MPA haber ajansındaki açıklamada ayrıca aşağıdaki cümleler de yer aldı:

Helenik Suçlarla Mücadele Kongresi Eş başkanları: Ekümenik Patrikhaneyi Türk ihlallerine karşı korumak için yeni bir yasama girişiminde bulundu.

Bu iki partili yasa tasarısı Demokratik Kongre Üyesi Carolyn B. Maloney ve Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Gus M. Bilirakis tarafından imzalandı. Tasarının amacı, Türkiye'yi Ekümenik Patrikhane, Rum Ortodoks Hıristiyanlar ve diğer dini azınlıkların dini özgürlüklerini ihlal etmekten sorumlu tutmaktır.

Tasarı hakkında yorum yapan Carolyn Maloney, 2021’de Türkiye ve Ekümenik Patriklik için Din Özgürlüğü Yasası'nın Türkiye'ye Ekümenik Patrikliğin dini özgürlüklerini ihlal etmemesi için anlamlı bir baskı uygulayacağını belirtti.,

ABD'den somut yansımalar olmazsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan cezasız bir şekilde faaliyetlerine devam edecek ve Türkiye Rum Ortodoks Hıristiyanlar ile Ekümenik Patrikhane ve diğer dini azınlıklara yönelik dini ayrımcılık kampanyasını sürdürecektir.

Gus Bilirakis; Kongre'nin, Türkiye'yi Özel İzleme Listesine koymanın, Türkiye'deki din özgürlüğü ihlallerinin ön plana çıkarılmasında ve Ekümenik Patrikhane'ye karşı güçlü ve etkili bir araç olacağının ve USCIRF'in tavsiyesi uyarınca ABD Başkanı’nın Türkiye'yi de “Özel İzleme Listesi”ne dâhil etmesi gerektiği duygusunu dile getiriyor.

Başkan (Biden kast ediliyor) USCIRF Yıllık Raporunun Türkiye'yi Özel İzleme Listesine dâhil etme tavsiyesini görmezden gelirse Kongre'ye USCIRF'in tavsiyesini göz ardı etme kararına ilişkin ayrıntılı bir gerekçeyi içeren bir rapor sunmasını isteyeceğiz.

Yunan Amerikan Topluluğu bu girişimden memnun kaldı

Amerikan Helen Enstitüsü (AHI) başkanı Nick Larigakis, “Türkiye'nin Ekümenik Patrikhanesi'ne yönelik sistematik zulmüne ilişkin önceki mevzuatı geliştirmek ve güçlendirmek için Kongre Üyesi Maloney ile birlikte çalışmak ve Türkiye'nin yaptıklarını tanıtmak AHI için bir onurdur. 2021’de Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası çıkarılmalıdır

AHEPA Başkanı George Horiates ise “Türkiye, azınlık nüfusunun din özgürlüğünü ve insan haklarını cezasız bir şekilde baskı altında tutuyor” dedi.

Yunan Amerikan Liderlik Konseyi'nin İcra Direktörü Endy Zemenides ise “Kongre Üyesi Maloney, Türkiye’nin Ekümenik Patrikliğe yönelik baskısının hem Türkiye'de hem de Ortadoğu’da Hristiyanlığın varlığını tehdit ettiğini uzun zamandır kabul ediyor.

Biden Yönetimi, Kongre Üyesi Maloney'in bu konudaki ilkeli duruşunu takip etmelidir. Ekümenik Patrikliğin din özgürlüğü konusunda da güçlü bir sicile sahip olan Cumhurbaşkanı Biden; Papaz Brunson davasının emsali üzerine gerekeni inşa etmeli ve Hıristiyan azınlıklara yönelik devam eden zulmünün sonuçlarının olacağını Ankara'ya açıklamalıdır" dedi

Görüldüğü üzere önümüzdeki günlerde ABD Kongresi’nde Türkiye aleyhine Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı”ndan da önemli baskılara neden olabilecek bir şekilde “2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası” önümüze gelecek.

USCIRF’nin açıklanan 2020 yılı raporundaki Türkiye aleyhtarı ifadeler Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından hemen kınandı ve yok hükmünde sayıldı.

Ekathimerini Gazetesi’nde 12 Mayıs çıkan bir haberin başlığı; “Dışişleri Bakanlığı (ABD’yi kast ediyor) raporu Türkiye'yi Ekümenik Patrikhane ve Ayasofya açısından çarptı” şeklindeydi. Haberin devamında ise zırva mertebesinde yorumlar var.

13 Mayıs tarihli ve çeşitli yerlerde yayınlanan Yunan Haber Ajansı ANA-MPA tarafından çok uzun bir haber paylaşıldı.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye ve Ekümenik Patrikliği lehine sert raporu

Haberde; Heybeliada Ruhban Okulu, Ayasofya ve Kariye Camileri, Patrikhane’nin Statüsü ve Türkiye’de azınlıklara yapılan sözde baskılar uzun uzun anlatılmış.

15 Mayıs’ta ise çeşitli yerlerde yayınlanan bir haberde; “Ankara, ABD'nin Ekümenik Patriklik raporuna sert tepki gösterdi” başlığı dikkat çekiyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve "tarafsızlıktan uzak" olarak nitelendirilen "2020 Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu"nun Türkiye Bölümü ile ilgili bir açıklama yaptı.

Aynı açıklamada, Türkiye'nin her zaman “çeşitli dinlerden bireylerin barış ve uyum içinde bir arada yaşadıkları” bir sosyal dokuya sahip olduğuna değinildi ve “Ülkemiz, tüm vatandaşlarımızın din ve ibadet özgürlüğünü daha da ileriye taşımak için sadece sözle değil, eylemlerle de gerekli adımları atmaktadır. Aslında 2 Mart 2021'de kamuoyuna açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, din ve vicdan özgürlüğünü korumanın yanı sıra gayrimüslim cemaatlerin temsilcilerinin ve vakıflarının faaliyetlerini daha da güvence altına almaya yönelik hedefler ve faaliyetler belirlemektedir“ şeklinde bir ifade kullanıldı.

2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası”nı “Kendileri çaldılar, kendileri oynadılar ya da oynayacaklar” şeklinde değerlendirebiliriz. Çünkü bu iki senatör durup durup Türkiye aleyhine ne yapabiliriz peşinde koşmakta…

2021 Ekümenik Patriklik Din Özgürlüğü Yasası” çıkar mı bu bilinemez ama bir gerçek var ki Biden yönetiminde iki NATO üyesi olarak; ticari, siyasi hatta askeri açıdan ortak paydalar bulunsa bile Rum Patrikhanesi, Ekümenizm ve Heybeliada Ruhban Okulu üzerinden başımızı ağrıtacaklar.

Önceki birçok yazımızda değindiğimiz gibi Patrikhane konusu sadece dini bir konu değil. ABD ve Rusya’nın Ortodokslar üzerinden yaptıkları bir bilek güreşi…

--------------------

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi 

http://soyledik.com/tr/makale

 

18 Kasım 2020 Çarşamba

MİKE POMPEO’NUN 17 KASIM’DAKİ RUM PATRİKHANESİ ZİYARETİ

 

Mike Pompeo’nun 17 Kasım’da İstanbul’a gelerek yaptığı Patrikhane ziyareti Türkiye açışından resmi mahiyetli bir ziyaret değildi. Bilinen Helen kaynaklarında da ziyaret ile ilgili olarak resmi bir yüklem yok sadece haber olarak verildi.

Bir tek farklı kaynakta, Archonların resmi web sitesinde ziyaret ile ilgili şu başlık çıktı; “ABD Dışişleri Bakanı'nın Ekümenik Patrikliğe Resmi Ziyareti

Haberin içeriği;

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Michael R. Pompeo, 17 Kasım 2020 Salı günü Fener’deki Ekümenik Patriklik Kutsal Makamı'nı ziyaret etti ve özel bir onurla karşılandı.

Eşi Susan Pompeo ve ABD'nin Ankara Büyükelçisi Sayın David Satterfield'in eşlik ettiği Pompeo Ekümenik Patrikhane girişinde, Fransa Metropoliti Emmanuel tarafından karşılandı. Bakan Pompeo, eşi Büyükelçi Satterfield ve arkadaşları, Dyacon Iakovos Krochak'ın sunumuyla Patrikhane Kilisesini ve civarını gezdiler.

Pompeo daha sonra Patrik Bartholomeos tarafından karşılandı. Samimi toplantıda, Fransa Metropoliti Emmanuel ve Silivri Metropoliti Maximos, Kutsal Sinod'un Baş Sekreteri ve Laki Vingas da bulundular

Yaklaşık bir saat süren görüşmelerin merkezinde Ekümenik Patrikhane, İstanbul Cemaati ve sadık Ortodoksları ilgilendiren konular vardı. Ayrıca dünyadaki Ortodoksluğu ve Hristiyanlar arası diyaloğun gidişatını tartıştılar. Ayrıca, doğal çevrenin korunması ihtiyacına ilişkin küresel kamuoyu farkındalığını artırmaya yönelik girişimleri ve barışçıllığı teşvik etmeyi amaçlayan Dinlerarası Diyalog gibi daha geniş ilgi alanına giren konuları tartışma fırsatı da buldular. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri'nin güçlenmeye çalıştığı bilinen dünyada temel haklara ve din özgürlüğüne saygı konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.

Ziyaretin ardından günlerinin çoğunu İstanbul’da geçiren Fransa Metropoliti Emmanuel medyaya bir açıklama yaptı. ABD Dışişleri Bakanı'nın ziyaretini tarihi olarak nitelendirdi ve diğer ABD Dışişleri Bakanlarının da geçmişte Patrikhane'ye benzer ziyaretler yaptığını hatırlattı. Görüşmede din özgürlüğü ve temel haklar, Ortadoğu'daki Hıristiyan varlığının korunması ve dünyadaki Ortodoksluk konularının tartışıldığını ve “Ekümenik Patrikhane olarak Ortodoksluğun bütünlüğünün ve iyiliğinin sorumluluğunu ve dünyada barışın hüküm sürmesinde önemli bir rolü üstleniyoruz. Dini topluluklar gezegende barış ve istikrarın korunmasında çok önemli bir rol oynayabilir ve bunu hepimiz biliyoruz" dedi.

Fransa Metropoliti, ziyareti takip eden Yunanlı gazetecilerin Ayasofya meselesinin Pompeo tarafından gündeme getirilip getirilmediği sorusuna, ise bu konunun da tartışıldığını, ancak yorum yapmanın kendi sorumluluğu olmadığını söyledi. Ekümenik Patrikhane'nin bu siyasi karar için (Ayasofya’nın ibadete açılması) görüşlerini ve üzüntüsünü dile getirdiğini ifade etti.

Pompeo’nun Türkiye karşıtlığını biliyoruz. Ancak kısa bir süre sonra ABD’de değişecek hükümet ile birlikte Pompeo’nun hiçbir sıfatı ve yetkisinin kalmadığını da biliyoruz.

Bu bağlamda; bu ziyaretin amacı nedir?

Verdiği mesaj nedir?

13 Kasım’da BBC’nin bir yorumunda şu satır başları bulunuyor:

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun 23 Kasım'a kadar sürecek ve 7 ülkeyi kapsayan turu Fransa'dan başladı. ABD'li bakanın Fransa'daki temasları sonrası İstanbul'a gitmesi öngörülüyor. Ancak Pompeo'nun sadece Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir araya gelerek dini meseleleri ele alacağının açıklanması ve resmi temaslara işaret edilmemesi Ankara'nın tepkisini çekti.

Pompeo'nun yurtdışına yapacağı geziye ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı açıklaması, 10 Kasım Salı günü yapılmıştı.

ABD Dışişleri'nden yapılan açıklama, Amerikan diplomasisini yöneten Pompeo'nun, Türkiye haricindeki her ülkede üst düzey temaslar yapıp önemli ikili ve uluslararası konuları ele alacağını kaydederken, İstanbul'a yapacağı ziyarette sadece Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşeceğini bildirdi. Aynı açıklamada, Pompeo'nun Ortodoks dünyasının ruhani lideri ile Türkiye ve bölgede dini konuları ele alarak, ABD'nin tüm dünya genelinde dini özgürlükler konusundaki güçlü duruşunu vurgulayacağı kaydedildi.

Haberde gördüğümüz gibi “Türkiye haricindeki her ülkede üst düzey temaslar yapıp önemli ikili ve uluslararası konuları ele alacağı” şeklinde bir cümle var!

Pompeo’nun ilerideki politik yaşamı ile ilgili yatırım olarak da kabul edilebilecek olan giderayak bir nevi veda ziyareti yaptığını söylemek mümkün. Bu veda ziyaretinde İstanbul’a da uğranmasının en büyük sebebinin ise Pompeo’nun eşi Suzan Pompeo’nun isteği olduğu şeklinde yorumlar da var. Çünkü Pompeo’nun yukarıda zikredildiği gibi sadece Türkiye’de resmi teması olmadı. Bu da konunun bir başka açısı!

Mike Pompeo aşırı uç bir Hıristiyan. Bilinenin aksine Katolik değil, Protestanlığın bir kolu olan Presbiteryen. Evanjelik Presbiteryen Kilisesi'ne mensup olan Pompeo, 2007 ile 2009 yılları arasında, özellikle Pazar Okulları adı verilen okullarda görev yapmış. Ruhbanlıktan bir alt derece olan dyakon ya da dyakoz sıfatı var.

Pompeo, her zaman Türkiye’de dini özgürlükler yokmuş gibi davranmıştır. ABD’nin her sene yayınladığı “Dini Özgürlükler Raporu”nun son iki senenin sunumlarında bizzat bulunarak Türkiye ile ilgili kısmı kendisi okumakta… Türkiye’de dini özgürlüklerin olmadığına ve başta Rum Patrikhanesi olmak üzere diğer Hıristiyan unsurların baskı altında olduğunu iddia ediyor.

Heybeliada Rum Ruhban Okulu’nun açılması için de Türkiye’ye en fazla baskı yapan ABD’li siyasetçi.

Suzan Pompeo ise eşinin aksine bir Ortodoks! Ve dini açıdan Mike Pompeo’dan daha katı olduğu biliniyor.

Nitekim 17 Kasım’da Patrikhane’nin önünde arabadan inerken başı kapalı olarak göründü. Ortodokslukta hanımların baş bağlaması memlekete göre değişiklik arz ediyor. Mesela Rusya, Ukrayna, Moldovya gibi ülkelerde kiliseye giren hanımların başı mutlaka bağlıdır. Ama Ortodoksluğun merkezi olduğunu iddia eden Rumlarda bu pek alışılmış bir durum değil. Rum cemaatinin açık kaynaklarda görülebilecek ayin fotoğraflarında çok az sayıda hanım başı kapalı olarak görünür.

Suzan Pompeo kiliseye girerken bile değil, arabadan başı kapalı olarak indi. Oysaki Patrikhane içindeki Aya Yorgi Kilisesi’ne girerken de pekâlâ başını kapatabilirdi. İşte burada simgesel bir yükleme var! Suzan Pompeo Patrikhane’ye girerken sadece avludaki kiliseye değil binan ın tümüne dinî bir anlam yükledi.

Mike Pompeo’yu ilerleyen yıllarda siyaset sahnesinde yine göreceğimiz kanaatindeyim.

Yeni seçilmiş ABD Başkanı Biden ileri yaşı ile tenkit edilmekte ve hatta “Dönemi tamamlayabilir mi?” diye de sorulmaktadır. Trump bunu hep dile getirse de son hafta içinde; bir sonraki dönem için aday olacağını ve  çalışmalara hemen başlayacağını beyan etti. Bu biraz ironik bir durum çünkü şu anda ileri yaşı ile Biden’i “yaşlı” diye tenkit eden Trump; bir sonraki seçimde Biden’in bugünkü yaşında olacak.

Yukarıdaki kısa analizden yola çıkarak ABD başkanlığı ya da siyaseti için genç addedilebilecek olan Mike Pompeo’nun önümüzdeki dönemde aktif siyasette rol alacağını düşünmek mümkündür.

Pompeo en azından 2022’deki ara seçimde senatör olmak için adım atacak düşüncesindeyiz. Hatta bir sonraki ABD başkanlığı için aday adayı olması da kuvvetle muhtemel. Bu durumda ABD’de önemli bir faktör olan dini bütünlük ile iyi bir görüntü çiziyor.  Öte yandan eşi Suzan üzerinden de Helen diasporasının arkasına alması mümkün.

Zaten son birkaç yılda tırmanışa geçen ABD’deki Helen diasporasının güçlü unsurları ile ile Mike Pompeo uzun zamandır dirsek temasında ve başta Archonlar olmak üzere bu diaspora ile zaten çok sıkı fıkı.

Bildiğimiz gibi Ayasofya’dan sonra Kariye Camii ile ilgili de büyük bir kampanya başlatılmıştı. Kariye’nin açılış tarihinin, restorasyonun yetişmemesinden dolayı ertelenmesinden dolayı kariye söylemleri şimdilik durdu. Mike Pompeo 17 Kasım’da Fatih’te bulunan Rüstem Paşa Cami’sine de bir ziyarette bulundu. Yarım saat gibi uzun bir süre camii içinde kaldı. Rüstem Paşa Cami İstanbul’un fethinden yaklaşık 110 yıl sonra inşa edilmiştir. Eski hali ile Kilise Cami olarak da biliniyor.

Pompeo camide şu sözleri söylemiştir: “Herkesin inancını yerine getirmesine izin verilmelidir. Bunun teminatı da ABD’dir”  

Bu sözün ne anlama geldiğini tam olarak anlayamadık. Hele hele kısa bir süre sonra yönetimde olamayacak bir ABD’li bakanın bu sözleri ne etki yaratacak bu da havada olan bir husus!

Rüstem Paşa Camii’nin en önemli özelliği çinileridir. Camide paha biçilemez güzellikte çiniler var ve Pompeo da bu çiniler için "nefes kesici güzellikte" ifadesini kullandı.

Rüstem Paşa Caminin çinileri ile bir ABD bağı var!

90’lı yıllarda Rüstem Paşa Camindeki restorasyon sırasında yerlerinden sökülen ve depoya kaldırılan çinilerden ikisi kaybolmuş ve ardından New York’taki Metropolitan müzesinde ortaya çıkmıştı.



https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/mike-pompeo-nun-17-kasim-daki-patrikhane-ziyareti

 

http://soyledik.com/tr/makale/8133/mike-pompeonun-17-kasimdaki-patrikhane-ziyareti--bojidar-cipof.html


23 Ekim 2019 Çarşamba

ABD’NİN TÜRKİYE KARŞITI “HELEN” KOZU



Barış Pınarı harekâtının başlamasından sonra ABD, AB ve birçok ülkeden Türkiye aleyhine sesler yükseldi.
ABD bu konuda başı çekiyordu. Her ne kadar bir anlaşma tesis edilmiş olsa da Başkan Trump’ın çelişkili açıklamaları, birbirini tutmayan Twitter paylaşımları, hatta aynı Twitter paylaşımında cümleler arasında bile çelişkiler oldu! Trump’ın tüm bu tuhaf paylaşımlarından ve beyanlarından -iyimser bir bakışla- anladığımız iç kamuoyuna yönelik söylemler olduğuydu. ABD’de Trump ile devlet organlarının farklı bakış açısı ve söylemi benimsediklerini anladık!
ABD’deki neredeyse tüm STK’lar aleyhimize bağırmaya başladılar. Senato ve Temsilciler Meclisi (House of Representatives) üyelerinin çoğunluğunun da aynı şekilde Türkiye aleyhinde olduğunu gördük. Türkiye’ye baskı çığırtkanlığında en üst seviyede görünen Temsilciler Meclisi üyesi Nancy Pelosi ve bir grup senatör ile 18 Ekim Çarşamba günü Beyaz Saray’da bir toplantı yapıldı. Trump’ın toplantı sonrasındaki açıklamalarından ve basından anlaşıldığı üzere bu toplantıda kavga çıkmış! Türk düşmanı Nancy Pelosi yanındaki iki senatörle birlikte Beyaz Saray bahçesinde basına açıklama yaparken sinir krizi geçiriyordu.
Senato ile Temsilciler Meclisi üyelerinin büyük çoğunluğunun bu kadar Türkiye aleyhtarı olmalarının nedeni nedir? Bu nedenlerden biri “Helenizm”dir. Bu makalemizde ABD Türkiye ilişkilerinin “Helen” boyutunu ele alacağız. Bunu irdelerken sadece Helen boyutu ile değil, “Helensever” boyutunu da dikkate almak gerekiyor.
Hakkını vermek lazım ki dünyada hayli Helensever var. Bu sevgi, eski Yunan’dan süregelen bir hayranlıktır. Megali İdea’nın mimari Rigas Ferreos, 19. Yüzyıl başlarında Lord Bayron’u etkileyerek büyük bir Helensever yapmış ve bu kişiyi kullanarak Avrupa’da Helenizm’i yaymıştı. Günümüzde de Helenseverlerin sayısı azımsanamaz.
ABD’de Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF) adlı bir kuruluş var; her sene bir rapor hazırlıyor ve ABD Hükümeti’ne sunuyor. Aslında bu raporun uluslararası diplomaside hiçbir bağlayıcılığı yok çünkü rapor sadece tavsiye niteliğinde ancak ABD tarafından “Algı Yönetimi” olarak kullanılan önemli bir argüman! Bu raporda başta Rum Patrikhanesi üzerinden olma üzere her sene Türkiye aleyhine ifadeler yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya da bu esnada özel bir nokta koymak gerekiyor. Çünkü Pompeo da önemli ve etkin Helenseverler arasında! Geçtiğimiz 21 Haziran 2019’da ABD’nin her sene yayınladığı gibi bir önceki senenin “Dini Özgürlükler Raporu” açıklanmıştı. Her sene bu raporlarda Türkiye aleyhine satırlar, asılsız suçlamalar bulunuyor. Pompeo, bu toplantıda sözü ABD’nin Uluslararası Dini Özgürlükler Büyükelçisi Sam Brownback’e bırakmadan önce şu konuşma ile sözlerini bitirmişti.
Ve Türkiye’de Başkan Trump’ın çağrısı üzerine, inancı nedeniyle hapsedilen Pastor Andrew Brunson’u serbest bıraktılar. Ek olarak, İstanbul’daki Heybeliada Ruhban Okulu’nun da derhal yeniden açılmasını tavsiye ediyoruz.
Dini özgürlükler konusunda “kabadayılık” yapan herkes için şunu söyleyeyim: ABD sizi izliyor ve hesaba katılacaksınız…  [1] 
Bir önceki senenin “Dini Özgürlükler Raporu” da bu sene açıklanandan farklı değildi. [2] 
Mike Pompeo 6 Ekim’de Yunanistan’daydı ve mevkidaşı Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile birlikte Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın girişinde bulunan ve Türk Donanması'nın “Elli Deniz Muharebesi”ndeki yenilgisinin resmedildiği tablo önünde gülerek poz vermişlerdi. Yunan medyasında bu görüntünün Pompeo tarafından Türkiye’ye muhtemelen yapılacak olan Barış Pınarı Harekâtı ve hatta S400’lerle ilgili açık bir mesaj olduğu şeklinde yorumlar çıktı
Elli Deniz Muharebesi ya da bir başka adı ile İmroz Deniz Muharebesi 16 Aralık 1912’de, 1. Balkan Savaşı esnasında Seddülbahir Burnu ve İmroz Adası açıklarında, Osmanlı ve Yunan deniz güçleri arasında yaşanan bir muharebedir ve Yunan üstünlüğü ile sonuçlanmıştır.
ABD’de “Helenizm uğruna malımızı ve canımızı vermekten sakınmayız” şiarı ile yıllardır Rum Patrikhanesi üzerinden Türkiye düşmanlığı yapan STK’ların şüphesiz en önemlisi Archonlardır. Geçmişteki Rum Patriklerinden 1.Athenagoras’ın 1966’da ABD’de, “Order of Saint Andrew The Apostle Archon of The Ecumenical Patriarchate” adıyla kurduğu, kısaca “Archonluk” diye tanımlanan bu topluluk, ABD’de siyasi açıdan ve ekonomik açıdan çok güçlüdür.  [3] 
Archonların resmi web sayfalarına baktığımızda Türkiye aleyhine çok paylaşım görmekteyiz. Bu grup, Rum Patrikhanesi’nin ve Hıristiyanların Türkiye’de ezilmekte olduğu ve daha birçok safsatayı şiar edinmişlerdir.
Rum Patrikhanesi’ne Ekümeniklik sıfatı ve tüzel kişilik verilmesi ile Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden ve TC yasalarına uygun olmayan bir şekilde, YÖK ile hiçbir bağı olmadan açılmasını sağlamak ana hedefleridir. Türkiye aleyhindeki söylemlerini 5 başlıkta manifesto olarak belirtmektedirler. Bu grup içerisinde ABD siyasetinde çok etkin kişiler yer almaktadır. Bu kişiler o kadar etkindirler ki 2006’da ABD’de başlattıkları “Ekümenik Patrikhane’ye Din Özgürlüğü Projesi” kapsamında, ABD’nin 50 eyaletinin 46’sında Patrikhane adına, Türkiye aleyhine eyaletlerin hem senatolarına hem de temsilciler meclislerine sunulan “Ortak” bir metin kabul edilerek onaylanmıştır. Mart 2018’de Indiana Eyaleti ve Eylül 2018’de Minesota Eyaletleri de bu projeye katıldı.  [4] 
Burada dikkat çekilmesi gereken bir husus var ABD’nin neredeyse tüm eyaletlerinde Türkiye aleyhinde ve Helenizm lehindeki bu kararları senatörler, temsilciler meclisleri üyeleri verdi. Günümüzdeki Suriye konusunda neredeyse Türkiye lehine söz söyleyecek senato üyesi kalmamış. Çoğunluğu neredeyse 2006’dan başlayarak aleyhimizdeki reylerini ihdas etmişler!
Amerikan Helenik Eğitim İlerleme Derneği (American Hellenic Educational Progressive Association)AHEPA, Archonlardan bir sonraki Türkiye karşıtı Patrikhane savunucusu STK’dır.
Patrik Bartholomeos, 1 Mayıs’ta beraberinde çok sayıda din adamı ile birlikte Heybeliada Ruhban Okulu’nda İngiltere Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott ve AHEPA Derneği'nin üst düzey üyelerini ağırladı. Bundan birkaç ay önce 6 Şubat’ta da Heybeliada Ruhban Okulu’nda Türkiye’de bulunan misyon temsilcileri, Büyükelçi ve Başkonsolosların katılımıyla “Halki İlahiyat Okulu'nun yeniden açılması için Ekümenik Patriğin yeni çağrısı” adı verilen bir toplantı yapılmıştı. [5] 
7 Şubat 2018’de senatörler Carolyn Bosher Maloney ve Gus Michael Bilirakis “H.Res.732” sayılı Türkiye karşıtı bir önergeyi senatoya verdiler. Önerge başlığı, “Türkiye'yi Ekümenik Patrikhanenin haklarına ve din özgürlüklerine saygı göstermeye çağırıyoruz” şeklindeydi. Demokratik Partili Carolyn Bosher Maloney ile Cumhuriyetçi Partili (Yunan asıllı) Gus Michael Bilirakis’ingeçtiğimiz yıllarda da Archonlar ve AHEPA üzerinden Türkiye karşıtı çalışmaları olduğunu bilmekteyiz. Bu iki ayrı parti temsilcisinin ortak noktası, “Helenik Suçlarla Mücadele Kongresi” adı altında kurulmuş bir sivil toplum kuruluşunun kurucu üyeleri olmalarıdır. Senatoda etkili bu iki isim de Archonlar ve AHEPA ile dirsek temasında olarak, ABD Devleti nezdinde Türkiye aleyhine çalışıyorlar. Bu iki siyasetçi geçtiğimiz aylarda, Yahudilerle de işbirliği yaparak bu aleyhte çalışmalarını sürdürdüler[6] 
Ekim başlarında AHEPA’nın Başkanlığına yeni seçilen George D. Horiates, derneğin başkanlık devir tesliminde “Birçoğumuz gibi, AHEPA'nın Hellenizm adına savunucu olma potansiyeli ve topluluklarımızı bir arada tutan programlarından ilham aldım” dedi.
ABD’den yayınlanan Greek News haber sitesinde George G. Horiates’in ağzından çıkan 10 Ekim tarihli bir haber ise şöyle: “Yunan/Amerikan örgütleri, Başkan Trump’ın Kürtleri terk etme kararıyla öfkelendiler. Başkan Donald Trump’ın ABD Silahlı Kuvvetleri’nin kuzeydoğu Suriye’den geri çekme kararı, Kürt’lerin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanacak bir istilaya yol açmasına izin verecektir. Yunan/Amerikan topluluğu, Batı’nın Türkiye’yi engellemek için uygun tedbirler alamaması nedeniyle öfkelidir ve açık bir şekilde hüsrana uğramıştır.
Gelişmeler, NATO müttefiklerimizin ve stratejik ortakların güvenliği ve çıkarları pahasınadır. Tekrar ediyoruz ve vurguluyoruz! Türkiye bir ABD müttefiki değildir!”
Çok sayıda Helenik STK’nın yıllardır faaliyetlerini biliyoruz ama son yıllarda bu hareketlilik fevkalâde arttı!
Bir başka Helenik STK olan Amerikan Hellenic Institute de (AHI) 20'ye kadar Türk deniz gemisinin Kıbrıs'ı sardığını bildiren haberlerle ilgili şöyle bir açıklama yaptı:
AHI, Türkiye’nin ABD’nin Kürt güçlerine saldırmayı planladığı Kuzeydoğu Suriye’nin işgaline denk düşen Kıbrıs’ın özel ekonomik bölgesinde varlığındaki hızlı yükselişini şiddetle kınıyor.
AHI, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bu haftanın başlarında Atina’ya yaptığı ziyarette “Yasadışı delme kabul edilemez” uyarısını memnuniyetle karşılamaktadır. Ayrıca AHI, Başkan Donald Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gelecek ay Beyaz Saray’ı ziyaret etme davetine de şiddetle karşı çıkıyor ve tüm ABD Kongresi'ndeki senatörleri Türkiye karşıtı eylemlere katılmaya davet ediyoruz
Bu tür faaliyetlerde genellikle ABD’li siyasetçilerin, senatörlerin katılımında artış da gözlemleniyor! ABD’de halen sürdürülen Türkiye’ye yaptırım dileklerinde bu tür Helen örgütlerinin çok etkin olduğu da gözleniyor. Bu tür STK’ların ortak noktaları şunlar: Türkiye’de Hıristiyanlar eziliyor, baskı altındadırlar söylemi, Patrikhane’nin Ekümenik statüsü ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için Türkiye’ye baskı yapılması.
Bir başka STK da “Kıbrıs Mücadelesi Dünya Koordinasyon Komitesi”dir. (PSEKA) Bu grup 11 Ekim’de ABD Washington’da 35’inci toplantısını yaptı. PSEKA’nın bugüne kadar Kıbrıs üzerinden Türkiye aleyhine söylemleri vardı ama dinî konulara girmiyordu.
PSEKA Başkanı Philip Christopher, “Türkiye-Güvenilmez Müttefik” sloganı ile toplantıyı açtı! Söylemlerinde Trump karşıtlığı da yer aldı.
Toplantıda PSEKA üyeleri dışında çok sayıda Archon ve AHEPA üyesi ile ABD’de yaşayan Yunanlılar ve Rumlar ve din adamları ile senatörler katıldı.
PSEKA Başkanı Philip Christopher şöyle konuştu; “Amerikan vatandaşları olarak, Suriye'deki sözde barışı koruma operasyonlarına sessizce şahit oluyoruz. Müttefiklerimizi öldürmek için Suriye'yi işgal ediyorlar. Dünyayı IŞİD'in barbar ve terör eylemlerinden kurtarmak için Amerikan askerlerinin yanında savaşan ve 11 bin kişi kaybeden Kürtler öldürülüyor…
Bu sözde barışı koruma operasyonu bize 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ın yasadışı, acımasız Türk işgali işgalini hatırlatıyor, işgal altındaki Kıbrıs’ta Müslüman bir köktendinci devlet yaratan, 200 bin kişiyi evlerinden eden bir işgal.
O zamanki Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, adanın istila etmesi için Türkiye'ye yeşil ışık vermişti ve bugün de Başkan Trump, “Sonsuz Eşsiz Bilgeliği”nde yeşil ışığı diktatör Erdoğan’a veriyor. Ve müttefiklerimiz Kürtler katlediliyor!
Türkiye'nin eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmesinin zamanı geldi. Birleşik Devletler Kongresi'ne yaptırım uygulamalarını ve insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olmalarını tavsiye ediyoruz!
Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgedeki gerçek ve sadık müttefikleri İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs'tır.”
PSEKA toplantısında konuşan ABD Senatörü Robert Menendez ise “ABD’nin gerçek müttefiki, S-400 füze savunma sistemini satın almayı düşünmez ve F-35 programına bağlı kalırdı” dedi.
Senatör Menendez, ABD Kongre'sinin Kıbrıs'a uygulanan silah ambargosunun kaldırılması, Yunanistan - Kıbrıs - İsrail arasındaki üçlü işbirliğini desteklemek ve S-400 alımına devam etmesi halinde Türkiye aleyhine harekete geçmek için hazırlanan tasarıya destek verdiğini de ifade etti.
Görüldüğü üzere bu yazımızda son zamanlarda ABD’de yükselen ve senatörleri, siyasileri etkileyen “Helenik” faaliyetler söz konusudur. Bunların ortak noktaları; Patrikhane’ye tüzel kişilik kazandırmak, Heybeliada Ruhban Okulu’nu yeniden açtırmak! Görüldüğü gibi ABD’deki çoğu resmi kurum “Helenlerin” yakın takibindedir ve etki altındadır.
Son zamanlarda ortaya atılan, bildiğimiz ama fazla dillendirilmeyen bir kavram var! “Philhellen” (Helensever) Bu kavram bir başka deyişle “Grekofil”dir. (Slavca’da=Gırkoman)
Helen topluluklarının son birkaç ay içinde “Helenseverliği” de ön plana çıkarması ilgi çekici…
Bu bağlamda, bir başka Helenik STK olan Helenik İnisiyatif’in (THI) Başkanı George Stamas’a göre, 27 Eylül Cuma günü New York’ta düzenlenen 7. Yıllık Gala’sında 2.3 milyon dolardan fazla para topladı. ABD, Kanada, İngiltere, Avrupa ve Avustralya'dan 850'den fazla konuk bu galaya katıldı. Helenik İnisiyatif İcra Direktörü Peter Poulos ise “Bu yılki Gala, şimdiye dek elimizden gelenin en iyisini yaptı ve Yunan vatanına bağlanmak ve onu desteklemek isteyen Yunan diasporasının coşkusu ve adanmışlığının bir kanıtı oldu” dedi.
2012 yılında kurulan “Helenik İnisiyatif”, Yunanlılar için sürdürülebilir ekonomik iyileşme ve yenilenmeyi desteklemek için dünyadaki Yunan Diasporası ve “Philhellenes” (Helenseverler) topluluğunu harekete geçirmek için çalışan bir kurumdur. Helenik İnisiyatif sürekli olarak Türkiye aleyhine, sözde Pontos soykırımını tanıtmaya çalışan ve Patrikhane için özgürlük adı altında kampanyalar yapan bir STK’dır.
Örnek olarak verdiğimiz Helenik İnisiyatif’in kuruluş sözleşmesinde “Philhellen” (Helensever) kavramı var. Ama bu güne kadar bu kavramı dillendirmeyen başta AHEPA olmak üzere diğer Helenik toplulukların söylemlerinde şimdi bunu sıkça kullanmaları dikkat çekiyor.
Onlarca Senatör ve Temsilciler Meclisi üyelerinin bir ağızdan Türkiye aleyhine konuşmaya başlaması çok sayıda STK’nın ortak söylemlerinde Patrikhane, Ekümenizm, Ruhban Okulu gibi başlıkların yer almasının endişe verici boyutlara vardığı kanaatindeyiz.
Koskoca ABD’nin 50 eyaletinin 46’sında, Senato ve Temsilciler Meclislerinde sanki bir kalemden çıkmış gibi Türkiye aleyhine Patrikhane karar tasarıları alınmış olması bu endişeyi artırıyor.
Örneklerin sonu yok! Bu makalede paylaştıklarımız bunların çok az bir kısmı. Ama son bir örnek verelim!
ABD Temsilciler Meclisi’ne 19 Ekim’de Patrik Bartholomeos’un ruhbanlığa girişinin 50. yıldönümünde onurlandırılması için verilen bir tasarı, geçtiğimiz 7 Ekim’de “HR0348” numara ile kabul edildi. Patrik Bartholomeos, 19 Ekim 1969'da rahip olarak kutsanmıştı.
Tasarıyı sunan Illinois Eyaleti Temsilcisi Darin LaHood, 7 Ekim’de yaptığı açıklamada, "Bugün Ekümenik Patrik Bartholomeos’u ruhbanlığının 50. yıldönümü için onurlandırmak istiyorum. Ekümenik Patrik Bartholomeos’un Amerikalılar ve dünyadaki tüm insanlar için yaptığı tüm iyilikler için minnettarım. Bartholomeos, bir kişinin olumlu çabalarının dahi sayısız insanın hayatında yararlı olabileceğini bize hatırlatıyor” şeklinde konuştu.
Kongre Üyesi Darin LaHood, Illinois’in 18. Kongre Bölgesini temsil ediyor. Kongreye seçilmeden önce de 37. yasama bölgesini temsil eden Illinois Senatosu üyesiydi. Darin LaHood, Barack Obama döneminde eski ABD Ulaştırma Bakanı Rayck LaHood'un oğludur.
SONUÇ:
30 seneye yakın takip ettiğimiz Patrikhane konusu, Eyalet Senato ve Temsilciler Meclisleri örneğimizde vurguladığımız gibi 2006’dan itibaren başlayan ve son birkaç yılda artan bir şekilde Türkiye’ye karşı kullanılan bir konudur.
Geçmiş yazılarımızda çıkardığımız sonuçlarda Evanjelist yoğun ABD’nin, Ortodoks Patrikhane’ye yıllardır verdiği destek için “Neden?” diye çokça düşündük…
Helenseverlik ya da Yunan hayranlığı ile Dünya Ortodoks nüfusunun büyük çoğunluğu bulunan Rusya’nın Ortodoks liderliğini ele geçirmemesi için ABD bu desteği veriyor düşüncesi hep ağır bastı.
ABD ve hatta AB tarafından Türkiye’ye yapılan Patrikhane baskılarında, Yunanistan’ın bir figür olduğunu ama baş aktör olmadığını, hatta bu son gelişmelerin ışığında Patrikhane’nin dahi bir figür olduğunu düşünüyoruz.
Bu kadar çok farklı yerlerden çıkan bu “Helenik” faaliyetleri Yunanistan da Patrikhane de bizce organize edemez ve yönetemez kanısındayız…
Bu işin başında mutlaka bir “Üst Akıl” var!
STK ve diğer “Helenik Oluşumlar” mutlaka bu “Üst Akıl”a etki yapıyorlar ama “Üst Akıl” da “Helen” kozunu Türkiye aleyhine kullanmaktan son derece mutlu!
Ne zaman nereden patlak verir bilinmez ama ABD ile ilişkilerimizde her zaman patlamaya hazır bir bomba bu…

[1] “Lambriniadis ve Artan Heybeliada Ruhban Okulu Baskısı

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/lambriniadis-ve-artan-heybeliada-ruhban-okulu-baskisi


[2] ABD, Archonlar ve Dini Özgürlükler Raporunda Türkiye

[3] Archonların Türkiye’deki Endişe Verici Faaliyetleri”


[4] ABD'de Ekümeniklik Karar Tasarıları”

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/abdde-ekumeniklik-karar-tasarilari

http://soyledik.com/tr/makale/7178/abdde-ekumeniklik-karar-tasarilari--bojidar-cipof.html

[5] ABD, Patrikhane ve Helenizm Trafiği-II



Daha geniş bilgi için “ABD, Patrikhane ve Helenizm Trafiği-II” adlı makalemizi de okuyunuz

[6] ABD Kuşatmasında Türkiye’ye Helenizm Baskısı

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/teostrateji-arastirmalari-merkezi/abd-kusatmasinda-turkiye-ye-helenizm-baskisi

http://soyledik.com/tr/makale/7919/abd-kusatmasinda-turkiyeye-helenizm-baskisi--bojidar-cipof.html