4 Mayıs 2011 Çarşamba

HELENİZMİ BURSA’DA HORTLATMA SÜRECİ…

BURSA'DA "OLMAYAN CEMAAT" İÇİN ATANAN METROPOLİT, BİZANS DÖNEMİ BURSA HARİTASI İLE YUNANCA VE İNGİLİZCE BROŞÜRLER BASTIRMIŞTIR.
Rum Patrikhanesi, Anadolu ve Trakya’daki eski, metruk, bazılarının duvarlarının bile izi kalmamış kiliselerde son yıllarda ayinler yapmaya başladı. Bu kiliselerin bulunduğu ilçeler, beldeler, tek bir Rum’un yaşamadığı yerlerdir. Bartholomeos’un patrik olmasından sonra başlayan bu hareketlilik, ileride buralarda ne olabileceği hususunda çoktandır kafalarda soru işaretleri oluşturmaktaydı.
Bu coğrafi alanlarda, turizmle ya da turistik obje satışıyla iştigal edenlerin tabi ki bu hareketlilik çok hoşuna gidiyor. Bu tür ayinlerin rutin olmasına başta belediye başkanları olmak üzere yerel erkân tarafından da destek verilmektedir. Ancak durumu, birkaç gün yerel halkın cebine girecek para ile ya da Türkiye’nin tüm dinlere gösterdiği hoşgörünün bir tezahürü olarak algılamak mümkün müdür? Zira Anadolu ve Trakya’da bir tek Rum dahi olmayan yerlerin adları üzerine ve eski Bizans adlarıyla tanımlanan “metropolitlikler de bu arada canlandırılmaya başlamıştır.
2004 yılından itibaren 12 kişiden oluşan Patrikhane dini meclisine (Sen Sinod) 6 yabancı uyruklu metropolit atanmaya başlandı ve bu durum, Türkiye’nin devlet olarak itiraz etmesine rağmen fütursuzca devam etti. Örneğin Efes Metropolitliği’ne atanan yabancı uyruklu papaz her sene Efes’te bulunan kilisede ayinler düzenlemeye başladı ve başta belediye olmak üzere yerel yöneticilerden de destek aldı.
2010 içinde ve 2011’e girildiğinde; “Rumluk/Yunanlılık” ya da bu tanımı teke indirirsek “Helenizm” adına çok önemli edinimler sağlandığı açıkça görüldü. Çok sayıda Yunan asıllı, yabancı uyruklu papaza Türk vatandaşlığı verildi. Patrikhane çok önemli adımlar attı ve aldıkça “daha” ileri taleplerde bulundu. Amerika’daki Yunan lobisinin başkanı konumunda olan “Chris Spirou”, Ayasofya’da korsan ayin yapmaya kalktı ama başaramadı; Rus Duması milletvekili ve Rusya Yunan Cemaatleri Federasyonu Başkanı olan “İvan Savidis” de Ağustos 2009’da Sümela’da korsan ayin yapmaya kalkınca müze müdürü ve görevlilerle ziyaretçiler arasında arbede yaptı. 15 Ağustos 2011’de ise Sümela’da, Fatih Sultan Mehmed’in, Pontus Rum İmparatorluğu’nu yıktığı güne isabet eden tarihte gövde gösterisi gibi bir ayin yapıldı ve bu ayine verilen iznin Trabzon’un fethi yıldönümüne denk getirilmesi kafalarda soru işaretleri oluşturdu.
Rum vakıfları ile ilgili talepler ve bu vakıfların adına tescilli bazı mülklerin patrikhane adına tescil ettirilme çabaları süregelirken, geçtiğimiz Mart ayında kafaları daha da karıştıran şu talep daha ortaya çıktı: “120 bin Rum Türk vatandaşlığı almak istiyor!
Bunlar bir araya toplandığında adeta bir “puzzle” parçaları teker teker yerine oturuyor.
DİKKAT! ... SIRADA ŞİMDİ BURSA VAR! …
Bursa, Hıristiyan tarihi açısından çok önemli bir kenttir. M.S. 325 yılında 1. Genel Hıristiyan Konsili İznik’te yapılmış ve bugün Hıristiyanlığın en önemli amentüsü olan “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh” üçlemesi bu konsilde karara bağlanmıştır. 1204’te Haçlı Ordusu’nun İstanbul’u zaptetmesinden sonra Bizans İmparatorluğu 57 yıl İznik’te barındı. Yalova Termalleri ve Mudanya civarları da çok önemli Bizans yerleşim alanlarıdır.
Ve sıra şimdi Bursa ve havalisinde. İlk adım Mudanya’nın sempatik beldesi  “Zeytinbağı”nda (Tirilye)
Tirilye; zeytin, zeytinyağı ve balıkla anılan çok sempatik bir belde ve burası da çok eski bir Bizans yerleşim alanıdır. Harap da olsa eski Rum evleri ve kiliseler günübirlik gezi tutkunları için ideal bir tur programıdır.
Tirilye’deki “Kemerli Kilise” Yunanca adı ile “Panagia Pantovasilissa” zaman zaman Rum Patrikhanesi ve burada yapılan ayinlerle dikkat çekmekteydi.  Bursa ve havalisi için “dini yetki” alanı olarak tahsis edilmiş olan Bursa Metropolitliği’ne geçtiğimiz ay, eski Sen Sinod Genel Sekreteri “Elpidophoros Lambriniadis” getirildi. Patrikhane çevrelerini iyi bilenler, bu kişinin çok önemli bir ad olduğunu da iyi bilirler.
Sivil Rumlar arasındaki “Patriğin Prensi” nitelemesine uyacak kişi “Laki Vingas” ise ruhban sınıfında olanlar arasındaki prens de 28 Kasım 1967 doğumlu, birçok lisan bilen, parlak bir akademik kariyeri olan ve uzun bir süre bu göreve yetiştirilen “Elpidophoros Lambriniadis”dir.
Elpidophoros, Selanik Aristoteles Üniversitesi’nde teoloji (1987-1991), Rheinische Bonn Friedrich Wilhelms Üniversitesi’nde master (1991-1993) ve Aristoteles Üniversitesi’nde doktora (2001) yaptı. Patrikhane ruhbanları arasında pek alışılmamış bir şekilde 1996’da Lübnan’daki Balamant Üniversitesi’nde Arapça eğitimi de almıştır. 1995 ile 2005 yılları arasında Rum Patrikhanesi Sen Sinod Genel Sekreteri Yardımcılığı ve 2005’ten Bursa Metropoliti olduğu Mart 2011’e kadar da Sen Sinod Genel Sekreteri oldu.
Elpidophoros; Patrik Bartholomeos’un son yıllardaki gezilerinde hep yanında bulunmuş ve ”takdim” edilmiştir.
Metruk kiliselerde yapılan ayinlerle bitmeyen isteklerin artık yerine oturmaya başladığı gözlemleniyor. Bu bağlamda Bursa artık çok önemlidir. Zira başta 325 Konsili olmak üzere Bursa, Bizans bağlamında çok önemli bir simgedir.
Bu simge şehrin olmayan Hıristiyan tebaası için artık dini yetki sahibi olan metropoliti, yani “Bursa Metropoliti Elpidophoros Lambriniadis”; bu güne kadar yapılmamış bir ilke imza attı.
Bu ilk, Bursa Metropolitliği için İngilizce ve Yunanca olmak üzere iki ayrı broşür basılmasıdır. Broşürün 2.ci sayfasında Bizans dönemindeki Yunanca yer adları yazılmış Bursa haritası yer almaktadır.

Şimdi şu hususa dikkat çekmeliyiz:
Sümela’da 2009’daki provakatif hareketleri düzenleyen, 2010’da Sümela’da Bartholomeos’un yaptığı ayinin Rusya ayağını yöneten Rus Duması milletvekili ve Rusya Yunan Cemaatleri Federasyonu Başkanı olan “İvan Savidis” ile “Elpidophoros Lambriniadis” birlikte hareket etmeye başladılar.
Mudanya’nın Zeytinbağı Beldesi yani Bizans’taki adıyla Tirilye’deki metruk kiliseyi tam bir restore ve sürekli olarak ayinlere açmak için -ki bu kilise hiçbir Rum vakfının mülkiyetinde değildir- kolları sıvadılar.
Bursa gibi önemli bir simgede bu faaliyetler sürerken Sümela için de farklı bir koldan Türkiye’ye taleplerde bulunuluyor.
Bunlardan ne çıkar?
Anadolu yani onlara göre Küçük Asya’yı yeniden ele geçirme süreci başlamıştır. 
Bu mümkün müdür?
Alt alta yazınca yani son 3 yıl içindeki edinimleri toplama bilen biri alt alta toplarsa hiç de az yol kat edilmemiş olduğu aşikâr… 
(Broşürün kapağında, Ekümenik Patrikhane Bursa Metropolitliği yazmaktadır.)